WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın

Doğayla Yeniden Buluşmak ve Doğa İçin Sürmek: Bartın Turu


Yazar: Sadriye Görece

Boğaziçi Üniversitesi’nde Edebiyat 1. Sınıf öğrencisiyim. Görme engelliyim ve bir yıl önce tanıştığım tandem bisikletle gerçekleştirdiğim ilk uzun tur olan Bartın turunu anlatacağım size. Heyecan, tedirginlik ve sabırsızlıkla beklediğim bir turdu Bartın turu. İlginç bir şekilde turdan birkaç gün önce grip oldum ve tura katılmaktan ümidimi iyice kestim. Arkadaşlarımın desteği ve kendi bisiklet tutkum nedeniyle o hastalığı yok sayıp tura başladım.

İlk durağımız Şile idi. Yeşiliyle insanın içini ısıtan doğanın içindeki Işık Üniversitesi’nin bir o kadar sıcakkanlı öğretim görevlisi Boray Tek karşıladı bizi Şile’de. Bisikletle ilgili bitmek bilmeyen sohbetlerimiz oldu Boray hoca ile.

Ertesi gün erkenden kalkıp yola koyulduk. Soğuk Aralık gününde ilk olarak yolda tesadüfen uğradığımız bir balıkçı kahvesinin çayı ısıttı içimizi.

Bartın için yolda olduğumuzu öğrenen insanların şaşkınlığı görülmeye değerdi gerçekten. Grubumuzdaki tarih öğrencisi Mustafa ve kahvedeki bir amcanın tatlı tarih tartışmaları günümüzü daha da renklendirdi.

Akşam kalmayı planladığımız bir yer yoktu, rastlantı sonucu bir pansiyon bulduk. Yazları hareketlenen bir tatil köyündeydi bu pansiyon, dolayısıyla Aralık ayında sohbet etmek için can atan bir pansiyon sahibi karşıladı bizi. Bir dinledi bin anlattı, renkli kişiliğiyle turumuza biraz da o neşe kattı.

Üçüncü gün yaklaşık 120 km’lik bir yol vardı önümüzde. Sabah daha güneş doğmadan çıktık yollara; kuş sesleri, doğanın o eşsiz ağaç ve çiçek kokuları, yağmurdan kalma toprak kokusu, uyanmakta olan civar köylerin köpeklerinin biz bisikletlilere olan tepki mahiyetindeki havlamaları; hepsi eşlik etti bize yol boyunca. Yeri geldi bisikletlerimiz bozuldu mola vermek zorunda kaldık, yeri geldi yorulduk mola verdik, yeri geldi yöreye özgü bir yemeği denemek için mola verdik, ancak o akşam belirlediğimiz hedefe ulaşarak kapadık gözlerimizi. Nihayet Ereğli’ye gelmiştik, o geceyi bir misafirhanede geçirdik ve oradan bizi ağırlayan dostlarla unutulmaz keyifli bir akşam yemeği yedik.

Ertesi gün Zonguldak’ta Düşra’nın annesi, eşsiz ev yemekleriyle ağırladı bizi. Ve sonunda Bartın’a vardık.

Altı kişi olarak çıktığımız bu yolculukta her bir ekip arkadaşımı daha da yakından tanıma fırsatı buldum. İnsanları gerçekten tanımak istiyorsanız onlarla yolculuk edin sözünün anlamını bu turda daha da iyi kavradım. Araya ne kadar mesafe girerse girsin hepsi benim için çok değerli kalacak, inanıyorum ki ben de onlar için unutulmaz bir yol arkadaşı oldum.

Otobüsle yaptığım uzun yolculuklarda doğaya dair hiçbir izlenim edinemezken bisikletle çıktığım o turda Bartın’a giden yoldaki en küçük yokuştan en zorlu viraja, en yeşil arazilerden en kurak noktalara kadar her bir ayrıntıyı öğrenme fırsatı buldum. Sanırım bisikletin bana en büyük kazanımı doğayla yeniden buluşmama imkan bulmamı sağlaması oldu. Doğa için yapılacak en güzel şey doğal yaşamak ve bisiklet, doğanın en güzel dostlarından biri.

(Bu yazı Ocak 2016’da The Bike Mag’de yayımlanmıştır.)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com’da Blog Oluşturun.

%d blogcu bunu beğendi: